"Aslında üniversite eğitimi için yurtdışını düşünüyordum", diyor 26 yaşındaki Krassimira Maryanska. Düsseldorf Yüksek Okulu'nda medya iletişimi okuyan Krassimira, önceleri İngiltere ya da Amerika Birleşik Devletleri'ni istediğini belirtiyor. Krassimira, "Lisedeyken üniversite için Almanya'yı seçenlerin sayısı giderek arttı. Kuzenim de onlardan biriydi. O da Köln'e gitmişti ve Almanya için beni ikna eden de o oldu" diyor. Kuzeni, Krassimira'ya Almanya'daki üniversite eğitiminin daha kaliteli olduğunu anlatmış. Krassimira, "Almanya'dan aldığım bir diplomanın bana Bulgar diplomasından çok daha fazla kapı açacağına karar verdim" diyor. Almanca öğrenimi için bir dil kursuna yazılmış. Liseden mezun olduktan sonra da Almanya'nın yolunu tutmuş.
Bulgaristan'dan yurtdışına göç hareketleri üzerinde çalışan sosyolog Marina Liakovska, "2000'li yıllardan itibaren yüksek eğitim için Almanya'ya gitmek, Bulgaristan'da adeta 'moda' haline geldi" değerlendirmesinde bulunuyor. 2004'e kadar Almanya'daki Bulgar üniversite öğrencisi sayısı düzenli artış gösterdi. Hatta 2004/2005 kış sömestrinde Bulgar öğrencilerin sayısı yaklaşık 12 bin 500'i oldu. Bulgarlar sözkonusu sömestr Çin'den sonra en kalabalık yabancı öğrenci grubunu oluşturur hale geldi.
2007'de Almanya'da üniversite harçlarının devreye girmesi, bu trendde değişikliği beraberinde getirdi. Aynı yıl Bulgaristan, Avrupa Birliği'ne tam üye kabul edildi, ayrıca Alman iş piyasası için geçerli bazı kısıtlamalar kaldırıldı. Sosyolog Liakovska, "Böylece birçok Bulgar için Almanya'da kalabilmek için üniversiteye kaydını yaptırma zorunluluğu da ortadan kalktı" diyor. Buna rağmen Almanya'da okuyan Bulgar üniversite öğrencisi sayısı 2011'de 8 bini buluyordu.
Bulgar vatandaşlarını öteden beri Almanya'ya çeken koşulların başında gerek yüksek yaşam standartları gerekse daha yüksek kazanç imkânları geliyor. Komünist rejimin çöküşünün hemen ardından yüz binlerce Bulgar ülkeyi terk etti. Birçoğunun hedefi ABD ya da Batı Avrupa ülkeleriydi. Almanya'ya ulaşan Bulgarların büyük çoğunluğu siyasi iltica başvurusunda bulundu. 1994 yılına kadar bunların sayısı 80 bini aştı. Bulgarlar, ülkelerinde siyasi olarak baskı gördükleri için değil, Almanya'daki ikâmetlerine yasal çerçeve kazandırmak için başvuruda bulundular.
Almanya, Bulgaristan'dan gelen bu göç akını üzerine iltica koşullarını sertleştirdi. Bulgaristan ile ülkedeki Bulgar ilticacıların iadesi ve topluma entegrasyonu için anlaşma imzalandı. Almanya, tüm bunların yanı sıra diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi Bulgar vatandaşlarının seyahat haklarında kısıtlamalara gitti. Ancak yeni yasal engeller, yasadışı göçün önüne geçmeye yetmedi. Birçok Bulgar Almanya'ya turist olarak giriş yaptıktan sonra turist vizesi dolmasına rağmen bu ülkede kalmaya devam etti. Kaçak göçmenlerin memleket ziyaretleri ise hemen hemen imkânsızdı.
Marina Liakovska, "1990'lı yıllarda Almanya'da yüksek öğrenim gören ya da bu ülkede akrabası olan Bulgarlar yasal olarak ikamet imkânına sahipti" diyor.
Bulgar vatandaşları, 2001'den beri Almanya'ya vizesiz seyahat edebiliyor. Bu, göç olgusunu da değiştirdi. Liakovska, özellikle Bulgaristan'ın Avrupa Birliği'ne tam üyeliğinden bu yana ekonomik nedenlere bağlı göçün artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Marina Liakovska, "Her toplumsal kesimden Bulgar, şansını yurtdışında deniyor" diye konuşuyor.
"Open Society" adlı vakfın 2011'de yayımladığı bir araştırmaya göre, her 5 Bulgar'dan biri şimdiye kadar en az 3 ayını yurtdışında geçirmiş durumda. Araştırmaya katılanların dörtte üçü çalışmak için yurtdışına çıkmak istiyor. Bulgar Bilimler Akademisi ve Soros Vakfı uzmanı Alexei Pamporov, "Almanya'nın ilk sırada geldiğini" belirtiyor. Araştırmaya göre, Almanya'da çalışmak isteyenlerin büyük kısmını gastronomi ve inşaat sektöründe çalışanlarla düşük ücretli bir iş edinmek isteyenler oluşturuyor. Almanya'nın nitelikli ve genç elemanlar tarafından da tercih edildiğine dikkat çeken Pamporov, "Almanya özellikle hemşireler, doktorlar ve mühendisler açısından cazip" diyor.
Ekonomik kriz, Avrupa genelinde yaşayan Bulgarlarda tersine göç hareketi başlattı. Bulgar Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, 2006'dan bu yana ülkelerine geri dönen Bulgarların sayısı artış kaydediyor. Mevcut trende rağmen Almanya'daki Bulgar göçmenlerinin sayısı, AB'ye tam üyelikten bugüne üçe katlandı. 2007'de 39 bin olan rakam, 2011 itibariyle 94 bine yükseldi. Sosyolog Marina Liakovska, bu sayının daha da artmasını bekliyor. Uzmanlara göre artışta seyahat engellerinin kaldırılmış olması rol oynadı. Diğer taraftan göç kararını vermek gençlere artık zor gelmiyor. Liakovska, "Gençler artık verecekleri kararın geri dönülmez, nihai bir karar olmadığının farkında" diyor. Bununla birlikte Almanya'ya gelen Bulgar gençlerinin büyük kısmı artık ülkelerine geri dönmek istemiyor. Liakovska, üniversite eğitimine başlarken geri dönüş planlayan öğrencilerin daha sonra bu ihtimali gündemlerinden düşürdüğünü belirtiyor.
Bulgaristan'ın yurtdışındaki olumsuz imajı birçok genci memleketine dönmekten alı koyuyor. Kısa adı "Tuk-Tam" olan ve yurtdışında yetişmiş deneyim ve uzmanlık sahibi Bulgarları memleketlerine geri dönmeyi teşvik amacıyla faaliyet gösteren bir dernek, bu bakış açısını değiştirmeyi hedefliyor. "Tuk-Tam" Derneği, 2008 yılında yurtdışındaki eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkelerine geri dönen yedi üniversite mezunu tarafından kurulmuş. Dernek yetkilileri, yurtdışında uzun süre kalmanın getirdiği sosyal bağların kaybolması ve Bulgar iş hayatına ilişkin olumsuz bakış açısının üstüne gittiklerini belirtiyor. "Tuk-Tam" Derneği yönetiminden Boyko Blagoev, "Çoğu zman çocuklarının dönmesini anne-babalar istemiyor. Çünkü kendi durumlarından hoşnut değiller" diyor.
Krassimira Maryanska'nın durumu ise tam tersi: Onun anne-babası bir an önce kızlarının memleleketlerine geri dönmesini istiyor. Krassimira ise dönüşünü bir koşula bağlıyor: "Bulgaristan'da bir Alman şirketinde çalışmak istiyorum. Çünkü ancak burada kendimi rahat hissedebilirim" diyor. Krassimira, Köln'de üniversite bitirdikten sonra döndüğü Bulgaristan'da yüksek maaşla bir Alman şirketinde işe başlayan kuzeninin yolunu izlemek istiyor. Geleceğin Krassimira için tam olarak ne getireceği belli değil. Kesin olan, cebinde Alman diploması ve yurtdışı deneyimiyle yurtdışına hiç çıkmamış yaşıtlarından çok daha fazla imkâna sahip olacak.
Videoları izlemek için tıklayın:
© Deutsche Welle Türkçe / Blagorodna Grigorova / Nihat Halıcı
Bulgaristan'dan yurtdışına göç hareketleri üzerinde çalışan sosyolog Marina Liakovska, "2000'li yıllardan itibaren yüksek eğitim için Almanya'ya gitmek, Bulgaristan'da adeta 'moda' haline geldi" değerlendirmesinde bulunuyor. 2004'e kadar Almanya'daki Bulgar üniversite öğrencisi sayısı düzenli artış gösterdi. Hatta 2004/2005 kış sömestrinde Bulgar öğrencilerin sayısı yaklaşık 12 bin 500'i oldu. Bulgarlar sözkonusu sömestr Çin'den sonra en kalabalık yabancı öğrenci grubunu oluşturur hale geldi.
Bulgar vatandaşlarını öteden beri Almanya'ya çeken koşulların başında gerek yüksek yaşam standartları gerekse daha yüksek kazanç imkânları geliyor. Komünist rejimin çöküşünün hemen ardından yüz binlerce Bulgar ülkeyi terk etti. Birçoğunun hedefi ABD ya da Batı Avrupa ülkeleriydi. Almanya'ya ulaşan Bulgarların büyük çoğunluğu siyasi iltica başvurusunda bulundu. 1994 yılına kadar bunların sayısı 80 bini aştı. Bulgarlar, ülkelerinde siyasi olarak baskı gördükleri için değil, Almanya'daki ikâmetlerine yasal çerçeve kazandırmak için başvuruda bulundular.
Almanya, Bulgaristan'dan gelen bu göç akını üzerine iltica koşullarını sertleştirdi. Bulgaristan ile ülkedeki Bulgar ilticacıların iadesi ve topluma entegrasyonu için anlaşma imzalandı. Almanya, tüm bunların yanı sıra diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi Bulgar vatandaşlarının seyahat haklarında kısıtlamalara gitti. Ancak yeni yasal engeller, yasadışı göçün önüne geçmeye yetmedi. Birçok Bulgar Almanya'ya turist olarak giriş yaptıktan sonra turist vizesi dolmasına rağmen bu ülkede kalmaya devam etti. Kaçak göçmenlerin memleket ziyaretleri ise hemen hemen imkânsızdı.
Marina Liakovska, "1990'lı yıllarda Almanya'da yüksek öğrenim gören ya da bu ülkede akrabası olan Bulgarlar yasal olarak ikamet imkânına sahipti" diyor.
Bulgar vatandaşları, 2001'den beri Almanya'ya vizesiz seyahat edebiliyor. Bu, göç olgusunu da değiştirdi. Liakovska, özellikle Bulgaristan'ın Avrupa Birliği'ne tam üyeliğinden bu yana ekonomik nedenlere bağlı göçün artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Marina Liakovska, "Her toplumsal kesimden Bulgar, şansını yurtdışında deniyor" diye konuşuyor.
"Open Society" adlı vakfın 2011'de yayımladığı bir araştırmaya göre, her 5 Bulgar'dan biri şimdiye kadar en az 3 ayını yurtdışında geçirmiş durumda. Araştırmaya katılanların dörtte üçü çalışmak için yurtdışına çıkmak istiyor. Bulgar Bilimler Akademisi ve Soros Vakfı uzmanı Alexei Pamporov, "Almanya'nın ilk sırada geldiğini" belirtiyor. Araştırmaya göre, Almanya'da çalışmak isteyenlerin büyük kısmını gastronomi ve inşaat sektöründe çalışanlarla düşük ücretli bir iş edinmek isteyenler oluşturuyor. Almanya'nın nitelikli ve genç elemanlar tarafından da tercih edildiğine dikkat çeken Pamporov, "Almanya özellikle hemşireler, doktorlar ve mühendisler açısından cazip" diyor.
Ekonomik kriz, Avrupa genelinde yaşayan Bulgarlarda tersine göç hareketi başlattı. Bulgar Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün verilerine göre, 2006'dan bu yana ülkelerine geri dönen Bulgarların sayısı artış kaydediyor. Mevcut trende rağmen Almanya'daki Bulgar göçmenlerinin sayısı, AB'ye tam üyelikten bugüne üçe katlandı. 2007'de 39 bin olan rakam, 2011 itibariyle 94 bine yükseldi. Sosyolog Marina Liakovska, bu sayının daha da artmasını bekliyor. Uzmanlara göre artışta seyahat engellerinin kaldırılmış olması rol oynadı. Diğer taraftan göç kararını vermek gençlere artık zor gelmiyor. Liakovska, "Gençler artık verecekleri kararın geri dönülmez, nihai bir karar olmadığının farkında" diyor. Bununla birlikte Almanya'ya gelen Bulgar gençlerinin büyük kısmı artık ülkelerine geri dönmek istemiyor. Liakovska, üniversite eğitimine başlarken geri dönüş planlayan öğrencilerin daha sonra bu ihtimali gündemlerinden düşürdüğünü belirtiyor.
Bulgaristan'ın yurtdışındaki olumsuz imajı birçok genci memleketine dönmekten alı koyuyor. Kısa adı "Tuk-Tam" olan ve yurtdışında yetişmiş deneyim ve uzmanlık sahibi Bulgarları memleketlerine geri dönmeyi teşvik amacıyla faaliyet gösteren bir dernek, bu bakış açısını değiştirmeyi hedefliyor. "Tuk-Tam" Derneği, 2008 yılında yurtdışındaki eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkelerine geri dönen yedi üniversite mezunu tarafından kurulmuş. Dernek yetkilileri, yurtdışında uzun süre kalmanın getirdiği sosyal bağların kaybolması ve Bulgar iş hayatına ilişkin olumsuz bakış açısının üstüne gittiklerini belirtiyor. "Tuk-Tam" Derneği yönetiminden Boyko Blagoev, "Çoğu zman çocuklarının dönmesini anne-babalar istemiyor. Çünkü kendi durumlarından hoşnut değiller" diyor.
Krassimira Maryanska'nın durumu ise tam tersi: Onun anne-babası bir an önce kızlarının memleleketlerine geri dönmesini istiyor. Krassimira ise dönüşünü bir koşula bağlıyor: "Bulgaristan'da bir Alman şirketinde çalışmak istiyorum. Çünkü ancak burada kendimi rahat hissedebilirim" diyor. Krassimira, Köln'de üniversite bitirdikten sonra döndüğü Bulgaristan'da yüksek maaşla bir Alman şirketinde işe başlayan kuzeninin yolunu izlemek istiyor. Geleceğin Krassimira için tam olarak ne getireceği belli değil. Kesin olan, cebinde Alman diploması ve yurtdışı deneyimiyle yurtdışına hiç çıkmamış yaşıtlarından çok daha fazla imkâna sahip olacak.
Videoları izlemek için tıklayın:
© Deutsche Welle Türkçe / Blagorodna Grigorova / Nihat Halıcı
0 коментара:
Публикуване на коментар